20 Aralık 2009 Pazar

sağlıklı zayıflama beden kitle indexi

Beden Kitle İndeksi: Total vücut yağı ile korelasyon gösteren, boy uzunluğu ve vücut ağırlığına bağlı bir indekstir. Beden kütle indeksi aşağıda verilen denklemle hesaplanmaktadır. Kişinin kilosunun hangi sınıfa girdiği bu endekse göre belirlenir.

şu yolla hesaplanır :

BKI = Ağırlık (kg) / boy (m²)



15 Aralık 2009 Salı

Cinsel yaşam’ Kategorisi Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar – Genital Herpes (Uçuk)

Etken: Genital herpesin etkeni Herpes simplex (HSV) virüsüdür. Etken virüsün hsv1 ve HSV-2 olmak üzere iki tipi vardır, genital herpes %90 oranında HSV-2 ile meydana gelmektedir. Genital yaraların en sık nedenidir. Önceleri gelişmekte olan ülkelerde sık görülen bu hastalık,artık gelişmiş ülkelerde de sık görülmektedir. Kuluçka süresi:Genital herpes enfeksiyonunun kuluçka süresi 2-20 gün kadardır.

10 Aralık 2009 Perşembe

0-6 Yaş Çocuğunun Sosyal-Duygusal gelişimi

Anaokuluna devam eden bir çocukta arkadaslık önemli bir kavramdır. , çocuklara empati yapmayı ve paylaşımı öğretir. Çocuk annesine ve babasına karşı güven dolu kuvvetli bağlar kurmuşsa kendi çevresini genişletmek ve başka insanlar tanımak ister. Nasıl oynaması gerektiğini öğrenir, bir süre diğer çocukları gözlemleyerek, arkadaş olmayı öğrenir. Bu yaşlardaki çocukların duyguları çok güçlüdür. Çok sevdikleri şeyler olduğu gibi hiç sevmedikleri şeyler de vardır. Oyunda kaybetmekten hoşlanmazlar. Hayal güçleri gelişmiştir, hayal gücü bol olan oyunları ya da gerçeği taklit ederek oynadıkları severlar.

Sosyal duygusal gelişim, çocuğun kendini ifade etmesi, duygularını denetleyebilmesi, kendisiyle ve çevresiyle barışık ve uyum içinde olabilmesidir. Sosyal ve duygusal yeterlilik yaşam boyu gelişir. Duygusal gelişim, sosyal gelişimin temelini oluşturur. Duygusal gelişim biyolojik temelli olmakla birlikte, olgunlaşma ve öğrenme sonucu oluşmaktadır. Öğrenme için ise sosyal etkileşim şarttır. Duygusal gelişim, sosyal gelişimin temelini oluşturmakla beraber, duygusal ve sosyal gelişim birbiriyle etkileşim içinde olan iki gelişim alanıdır.

Bedensel ve bilişsel gelişime eşgüdümlü olarak biçimlenen duygusal yapı, zaman içinde duygusal denge kuracak şekilde olgunlaşır. Çocuğun duygusal dengesinin gelişmesi benlik kavramını da önemli ölçüde etkiler. Buna göre sağlıklı duygusal gelişim, sağlıklı kişilik ve sosyal gelişimin temelidir...


7 Aralık 2009 Pazartesi

AİDSTEN KURTULMA YOLLARI, AİDS TEDAVİSİ YÖNTEMLERİ

"AIDS" Nasıl Bulaşır? Nasıl Bulaşmaz?

Türkçesi "Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu" olarak ifade edilen AIDS i, çağımızın en korkunç hastalıklarından biri olarak nitelendirebiliriz. AIDS hastalığının etkeni bir virüs olup kısaca HIV olarak adlandırılmaktadır. Bu virüsün 2 tipi vardır; HIV - 1 dünyada en yaygın görülen AIDS etkeni virüsüdür. HIV - 2 ise daha nadir olarak görülür, ancak batı Afrika da sık rastlandığı bildirilmiştir.


AIDS, kişiyi hastalıklara karşı koruyan bağışıklık sisteminin zayıflamasından dolayı ortaya çıkan hastalıklar kombinasyonu için kullanılan tıbbi bir tanımdır. Bağışıklık yetmezliği, HIV in neden olduğu enfeksiyon sonrası ortaya çıkar. Bu virüs insanın bağışıklık sistemini bozarak, vücudun normalde dirençli olduğu birçok hastalığa karşı kendini koruyamamasına neden olur. Bağışıklığını kaybetmiş olan insan vücudu, herhangi bir basit solunum yolu enfeksiyonuna, mantar enfeksiyonlarına ve benzerlerine kolayca yenik düşebilmektedir. AIDS, HIV enfeksiyonunun son safhasıdır.

HIV / AIDS tüm dünyada hızla yayılmaktadır. Hastalığa ait özellikler;
  • Kan yoluyla ve cinsel ilişkiyle hızla yayılabilmektedir.
  • Kadınlarda ve erkeklerde, yani her iki cinste de görülebilmektedir
  • Her yaştaki insanlarda görülebilir
  • HIV / AIDS in kesin tedavisi halen yoktur
  • HIV / AIDS in henüz koruyucu bir aşısı da mevcut değildir

AIDS virüsünü kanında taşıyan kişi ya AIDS taşıyıcısı, ya da AIDS hastası konumundadır. AIDS taşıyıcısı olan bir kişi, hiç bir klinik belirti göstermeden toplum içinde yaşıyabilmektedir. Fakat, belli bir süre sonunda ( ortalama 2 -8 yıl ) taşıyıcı kişi, çeşitli klinik belirtiler göstererek AIDS hastası olmaktadır. AIDS hastasını bekleyen kesin son ise, ( tedavi edici bir ilaç bulunmadığı sürece ) ölümdür.

HIV / AIDS in Bulaşma Yolları
  1. Cinsel ilişki, kanında HIV taşıyan kişiyle cinsel ilişkide ( vajinal, anal veya oral ) bulunmakla HIV bulaşabilir
  2. Kan yoluyla, HIV / AIDS li kişinin kan, kan ürünleri, doku veya organlarının nakliyle bulaşabilir
  3. HIV / AIDS li anneden gebeliği süresince veya doğum esnasında bebeğe HIV geçebilmektedir. Daha az oranda olmakla beraber annenin bebeği emzirmesiyle ( anne sütüyle ) bebeğe HIV bulaşabilir

HIV Nasıl Bulaşmaz

  • El sıkışma
  • Sosyal öpüşme ( yanaktan yanağa )
  • Kucaklaşma
  • Başkasının giysisini giyme ile
  • Tükrük, göz yaşı, ter, öksürük, aksırıkla
HIV bulaşması söz konusu değildir. Yiyeceklerle, aynı tabak, çatal, kaşık, bardak, aynı tuvalet ve banyoyu kullanma, telefon ve benzerlerini kullanmakla HIV / AIDS bulaşmamaktadır.Toplu taşıma araçlarında olduğu gibi ortak ve kalabalık mekanlarda bulunmakla da HIV / AIDS bulaşmaz. Sivrisinek ve her türlü böceğin sokmasıyla da HIV in bulaşmadığı kanıtlanmıştır.

Yapılan araştırmalarla, hekim ve hemşirelerin olduğu kadar HIV / AIDS li hasta ve hasta yakınlarının da bu konudaki bilgilerinin genelde yetersiz oldukları saptanmıştır. Sağlıkla ilgili her konuda yeterli düzeyde bilgi sahibi olması gereken hemşire ve yardımcı sağlık personeli yanında, hastalığın yayılmasında önemli rolleri olan taşıyıcıların da yayılma ve korunma yolları konusunda bilgi sahibi olması insani bir görev kabul edilmelidir.

4 Aralık 2009 Cuma

kolesterol kontrolü ve yapılması gerekenler

Yüksek klosterolün denetim altında tutulması ile yaşam süresinin arttığı, kalp ve damar hastalıkları kaynaklı kayıpların azaldığı ve kalıcı sakatlıkların önlendiği kesin olarak bilinmektedir. Yüksek kolestrolün yanısıra şişmanlık, hipertansiyon, şeker, sigara kullanımı gibi risk oluşturan durumların tedavisi de amaçlanmalıdır.

Kolestrol yüksekliğinde tedavi ilaçla ve ilaçdışı olarak 2 aşamada gerçekleştirilir:

Tedaviler her hasta için farklılıklar gösterir. Doktor gözetiminde yapılan ilaç tedavisi yanında ilaç dışı tedaviler de ihmal edilmemelidir. Tedavide hedef belirlemede LDL-lolestrol düzeyi esas alınmalıdır. Bu düzey hastanın diğer sistemlerindeki rahtsızlıkları göz önüne alınarak belirlenmelidir.

Kişide kalp ve damar hastalığı yok ise, LDL- düzeyinin 130 mg/dl’nin altına düşürülmesi yeterlidir. Kalp krizi geçirmiş, koroner artere bağlı göğüs ağrıları olan, damar ameliyatı olmuş kişilerde kolestrol düzeyi 100 mg/dl altında olmalıdır.

Kolestrolün ilaçsız tedavisi ancak yaşam şeklini değiştirmekle mümkündür. Kolestrolü düşürmek için ilaç kullanılsa dahi yaşam biçiminde düzenlemeye gitmeden sorun olmaktan çıkmaz, aksine kullanılan ilaçların etkisini azaltacaktır.

İlaçsız tedavilerin en önemlisi beslenme düzenini değiştirmektir. Sigara bırakılmalıdır. Sigara bir çok kansere zemin hazırlarken kolestrol yüksekliğini de tetikler. Yüksek kolestrolü olan hastaların aynı zamanda tansiyonu da yüksek ise günlük alım miktarını da azaltmaları şarttır. Şeker hastalığı kontrol altına alınmalı, halihazırda insülin kullanılıyor ise kesilmemelidir. Şişmanlık ve şişmanlığa neden olacak bir yaşam biçiminden vazgeçilmelidir.

Egzersiz iyi kolestrolü yükseltirken, kötü kolestrolü düşürür. Hastalar düzenli egzersiz yapmalıdır. Hafta en az 3 kere 35-40 dakika süre ile yürüme, koşma, yüzme ve bisiklete binme gibi egzersizler yapılmalıdır.

Alkol alımı mutlaka sınırlanmalı erkeklerde günde 30, kadınlarda ise 15 ml. yi geçmemelidir.

30 Kasım 2009 Pazartesi

49-60 Ay (5 Yaş) Arası Çocuklarda Gelişme Ölçütleri

Çocuğun çevresine ilişkin yeni keşiflerde bulunduğu, çevresini giderek genişlettiği, yetişkin desteğine daha az ihtiyaç duyarak bazı sorumluluklar almaya hazırlandığı bir yaştır.

Hızla sosyalleşmektedir (Toplum kurallarını öğrenmek için gayret gösterir).
Genellikle canlı ve neşelidir.
Davranışları genellikle kendine güvenli ve dostçadır.
Bu yaşta gelişme ilk dört yıla kıyasla oldukça yavaşlamıştır.
Yetişkinleri memnun etmekten hoşlanır.
Yaptığı işin görülüp beğenilmesini ister.


Koşma, sekme ve atlama da vücut hareketleri tam bir denge içindedir.
İnsan resmini, baş, bacaklar ve ayaklar olarak çizer. Bedenin bu çizimde yer alması, altıncı yaşa doğru gerçekleşebilir.
Yetişkinin tüm davranışlarını izler ve onların gerçek hayatta yaptıklarını oyunlarında tekrarlamaktan hoşlanır.
Sürekli konuşur ve sorular sorar.
Herhangi bir becerinin kazanılmasında büyük sebat gösterir.
Duygularını kontrol etmeyi büyük ölçüde başarır.
Ev içindeki ve dışındaki işlere ilgi duyar.
Giyinmek, yemek yemek, saç taramak, yıkanmak konusunda artık iyice ustalaşmıştır.
Uygun fırsatlar verilmişse ayakkabısını giyebilir, basit tokalar takabilir, biraz zorlukla da olsa düğmelerini ilikleyebilir.
Grup oyunlarından hoşlanır. Grubun dışında kalmak istemez. Arkadaşları ile birlikte olabilmek için bazı fedakârlıklarda bulunması gerektiğini fark eder.
Resim ve müzikle ilgilenmekten zevk alır. Hem yaşıtları hem de yetişkinlerle iyi geçinmeye çalışır.
İp atlama, bisiklete binme, koşmaca gibi oyunlar oynamaktan zevk alır.
Hikâyeler dinlemekten ve anlatmaktan hoşlanır.
Eğer ev ortamı ona imkan sağlayabiliyorsa, artık kitaplara da ilgi duymaya başlar. Sayılar giderek daha fazla ilgisini çeker. Bilebildiği sayılarla gördüğü her şeyi sayar.
Evde ve okuldaki kuralları daha iyi anlar ve uygular. Zaman zaman tedirginlik ve küskünlük gösterirse de, bu tür davranışlar daha çok çocuk yorgun, uykusuz veya hasta olduğunda ortaya çıkar.

27 Kasım 2009 Cuma

ACABA AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ (AAA) NASIL HASTALIKTIR...

AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ (AAA)

Genel Bilgiler
Ailevi Akdeniz Ateşi ( AAA ) sıklıkla Türklerde, Araplarda, Yahudilerde ve Ermenilerde görülen bir hastalıktır. AAA tekrarlayan ateş, karın ağrısı, göğüs ağrısı ve eklem ağrısı atakları yapan bir hastalıktır. Ataklar genellikle 24 - 48 saat sürer. Hastalarda ataklar dışında hiçbir belirti yoktur, yani normal insandan farksızdırlar. Ailevi Akdeniz Ateşinin adından da anlaşılabileceği gibi 3 temel özelliği vardır;

1. Ailesel geçiş: Hastalığın ortaya çıkması için anne veya babanın taşıyıcı veya hasta olması gerekir.
2. Sıklıkla Akdeniz Bölgesi ve civarında görülmesi (Karadeniz Bölgesi de dahil)
3. Ateş atakları yapması: Ateş ataklarına karın ağrısı, eklem ağrısı veya göğüs ağrısı eşlik eder. Karın ağrısı, akut apandisit ile karışabilir ve çok şiddetli olabilir. Bu hastaların bir kısmı akut apandisit tanısı ile ameliyat edilmişlerdir ancak karın ağrıları geçmemiştir.

Hastalık uzun dönemde amiloidoz denen başka bir hastalığa yol açabilir. Amiloidozda vücutta değişik organlarda amiloid denilen madde birikir, bunun sonucu kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, ishal, bilinç kaybı, felç gibi sorunlar ortaya çıkar.

AAA Nedenleri, Tanı Ve Tedavi
Ailevi akdeniz ateşi kalıtsal bir hastalıktır. 1997 yılında hastalığa yol açan gen bulunmuştur. Bu gen, hastalığın tedavisinde mutlaka yeni ufuklara yol açacaktır.
Kesin tanı genetik inceleme ile mümkündür ancak genetik inceleme pahalıdır ve henüz çok yaygın olarak kullanılmamaktadır. Hastanın ataklar esnasında ve atak dışı zamanlarda muayene edilmesi ve bazı laboratuvar incelemeleri ile tanı genetik inceleme olmadan da kolaylıkla konur. Tanı koyarken dikkat edilmesi gereken nokta ateş, karın ağrısına yol açan diğer hastalıkların ekarte edilmesidir.

Günümüzde AAA’nin bilinen tek tedavisi, doktor kontrolu altında kullanılması gereken Kolşisin isimli ilaçtır. Kolşisin; ateş, karın ağrısı... ataklarının sıklığını ve şiddetini azaltır. Kolşisin amiloidoz gelişmesini de önleyebilir.

Tekrarlayan ateş ve karın ağrısı atakları olan hastalar AAA yönünden araştırılmalı ve AAA tanısı alan hastalar kolşisin tedavisini aksatmamalıdır.


Bu sayfa içeriği İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Tekin Akpolat tarafından hazırlanmıştır.